Görünmeyenler

Görünmeyenler

"Yarayı derinden alanların”* yarası yüreğime değmeden yanlarından geçiyorum.  Sistemin , toplumun en ücra köşesine ittiği ve ne göze ne yüreğe görünen insanların.

Uyuşturucu, alkol bağımlıları , darbeyi içerden alıp bir türlü doğrulamayanlar    düzenin çarkları arasında yaratılan karanlıkta içlerine doğru eriyip gidiyorlar . 

 Neye karşı dövüşürken böyle pes edip kurtuluşu uyuşturucuda bulmuşlardı? Onları hangi değirmen  öğütüp posası çıkmış bir halde en dibe fırlatıyor ? O insanları ölümün pençesine iten, dirhem  dirhem öldüren, hayatla bağlarını koparan bu kötülük nedir? Karşılarında ayakta duramadıkları, onları öldürürcesine yere seren bu düzenin, sistemin dışında bir yaşam mümkün değil mi?  Pekâla mümkün.

İlk zamanlar bu insanların yarı baygın, kendinde olmayan halleri büyük bir üzüntü duymama sebebiyet veriyordu. Fakat şimdi alıştım. Bu çok mu kötü? Genç insanların yavaş yavaş gözünüzün önünde eriyip giderken , sizin eliniz kolunuz bağlıymış gibi hiçbir şey yapmayışınız. Elbette ki çok kötü, kabul edilemez bir durum bu.  Ancak herkes, bütün toplum seyrediyor bu eriyip giden insanları, insanlığı. Duyarsızlık, kanıksama insanı içten içe kemirip onu kendine yabacılaştırıyor.  Kapitalizmin bir başarısı da bu: İnsanı her şeyi kanıksar bir hale dönüştürmesi.  Acıyı, kanayan yarayı görebilmek fakat hiç bir şey yapmamak. Olanları seyretmek. Kendini bu noktada bir hiç durumuna düşürmek yaşanan bunca ölüm karşısında . Ve bizler başkasının acısını kendi acımız, insanlığın bir acısı olarak sahiplenmedikçe daha bu sistemin çarkları arasında çok çok insanlar gözlerimizin önünde aramızdan çekilip alınacaklar.

2023 istatistiklerine göre Almanya’da 2227 kişi uyuşturucudan öldüler. Bu günde 6 kişiden fazla insanın uyuşturucudan hayatını yitirdiği sonucunu veriyor. Yine 2022 istatiksel verilerine göre Avrupa’da senede uyuşturucudan ölenlerin sayısı 6392, ne yazık ki bu sayı her sene artıyor.

Teknolojik açıdan gelinen nokta gerçekten dudak uçuklatıcı.  Fakat bunu insanın kendi hayvansal yanından kurtuluşuyla kıyasladığımızda sonuç üzücü.  İnsanın insanlaşma evresi bilimsel gelişmelerle aynı paralellikte ilerlemiyor. Çünkü kapitalizm sadece kâr elde ettiği noktalara yatırım yapıyor.  Doğal olarak sadece onun çıkarları doğrultusunda, ihtiyaç duyulan alanlarda gelişme kaydediliyor.  Hiç düşündünüz mü ?  Aya  gitmeyi başaran insanlık yanı başında her gün uyuşturucudan ölenlere dokunamıyor.  Tıpkı kapitalizmin savaşlar için her zaman yeterli bütçesi olması ancak açlıktan ölenler için kaynak bulamayışı gibi.

 Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu bu noktada büyük bir sorumlulukla karşı karşıya. Onu sorumlu kılan da bütün bu kapitalizm denen yedi başlı ejderhanın nasıl bir canavar olduğunun ayırdında olmasıdır. Bu  görev Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu’nun üye ve taraftarları içinde geçerli. Bataklık bizi ve çevremizi içine çekmeden insanlara bilinç taşımalıyız. Onlara bu sistemin bütün pisliklerini anlata bilmeli ve yaşamın güzelliklerini kavrata bilmeliyiz.  Her şeyden önemlisi; yaşamanın direnmek olduğunu anlata bilmeliyiz.

*_ Sezai Sarıoğlu, Nar Taneleri.

Erdal