Forum : Korkuya Karşı Cesaret, Sessizliğe Karşı Haykırış!

Forum : Korkuya Karşı Cesaret, Sessizliğe Karşı Haykırış!

Yılgınların kırılganlığıyla sarmalanmıș bu hayatın döşüne , umut olup düșebilmek için çelikleşmeliyiz.

Herkes kendi eşiğinin önünden ileri çıkmamak için bullduğu bir bahaneye sarılıyor; böyle olunca hayat, mazlumların dilinde yılan ıslığını andıran bir ağıta dönüşüyor. Sözün anlamsızlaştığı bir zamandayız. Konuştuklarınızın hayat hakkı bulması için gereken çabayı göstermiyorsanız, hayat elinin tersiyle sizi kenara itiyor. Kimse söylenenlere kulak asmıyor; her kelime, anlattığınız kişinin bilincine çarpıp kırılıyor. İlk defa bu kadar uzağına düşülüyordu kendimiz olmanın.

Herkes adalet, kardeşlik, hak-hukuk diye bağırırken, bütün bu zulmü yaratanlara karşı insan sus pus olmuş. Hiç kimse, yapılan insansızlıklara karşı sorumluluk üstlenmiyor. Fedakârlık hep başkalarından bekleniyor. Hem sana yaşatılan adaletsizliği göreceksin hem de kurtuluşu başkalarından bekleyeceksin. Bu kadar haklı bir yerden hayata bakarken — karşıdakinin zalimliğinden ötürü sessiz kalmak — bunun adını, bu sisli puslu havalarda dövüşenler elbette koyacaktır.

Bütün bu zorluklara rağmen “Sıkıysa yağmasın yağmur — ya bu yürek ne güne vurur?” deyip yola düşenleri daha çetrefilli görevler bekliyor. İpi ilk göğüsleyenler onlar olduğu için; geride kalanları, kendi peşlerinden bir lokomotif misali sürüklemek onların görevidir. Şimdiye kadar yapılan fedakârlıkları küçümsemeden — bayrak tutandan, hapiste yatana kadar — hepsinin bu mücadelenin gelişmesinde emeği var. Ancak bu emekler çıtayı belli bir noktaya kadar yükseltebiliyor. Buzu kırabilmemiz için daha fazla gayret içinde olmamız gerekiyor.

Yavaş yavaş ölür insan.

Alışkanlıklarına esir olan, her gün aynı yolları yürüyen, ufkunu genişletmeyen insan yavaş yavaş biter.

Ama bize öyle yavaş yavaş ölmek yok.

Biz yavaş yavaş ayağa kalkacağız.

Her gün bir adım daha, bir ses daha, bir yumruk daha katarak mücadeleye;  bu köhne dünyayı değiştirmek için direneceğiz.

Yılgınların, kölelerin sessizliğiyle örselemiș bu dünyayı daha yaşanır kılmak için umutluyuz.

Teslim olmadık, teslim olmayacağız bizleri çevreleyen zorluklara, imkansızlıklara. İnancımızı koruyoruz — çünkü bu halkın gücüne inanıyoruz.

Bir gün, bütün insanların aynı masada oturup yemek yiyeceği o günler bizim ellerimizle mümkün olacak.

Cesaret; daha fazla cesaretle, enerjimizi ikiye katlayarak, kapı kapı dolaşıp anlatarak — insanları mücadeleye çağıracağız.

Bunların tümünün olabilmesi için; önce bizler tepeden tırnağa çelikleşmeliyiz.

İdeolojik olarak sağlamlaşmalıyız ki omuzlarımızdaki yükü iki bir etmeden taşıyabilelim.

Öyle ki ardımızdakiler bizden güç alıp bir adım öne çıkabilsinler.

Erdal Ekici