Avrupa Parlamentosu Seçimleri (2024) ve Tavrımız

Avrupa Parlamentosu Seçimleri (2024) ve Tavrımız

6-9 Haziran 2024 tarihlerinde Avrupa Birliği üyesi ülkelerde Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılacaktır. Bu seçimlerde nasıl bir tavır takınacağımızı açıklamadan önce; Avrupa Parlamentosuna ilişkin bilgilendirme yapmanın zorunluluğuna inanıyoruz. 

Egemen kapitalist sistemde sömürü sonucu elde edilen artı değeri, birey aile ya da klan şirketlerinden çıkararak daha merkezi örgütlenmeye dönüştüren tekelci burjuvazi; sermaye dolaşımını rahatlatacak ve onun alan hakimiyetindeki gücünü pekiştirecek iktisadi, askeri ve siyasi kurumları oluşturmaktadır. Bu kurumlardan bir tanesi de Avrupa Birliği çerçevesinde tekelci burjuvazinin siyasetinin merkezileştirilmesinin bir kurumu olan Avrupa Parlamentosudur.

Genel bir deyimle; kapitalist sistemde parlamentolar, çeşitli biçimleri ile burjuvazinin egemenliğinin maskelenmesine hizmet eden araçlardır. Bunlar, ister burjuva demokratik görünümlü olsun ister faşist diktatörlükler altında olsun görevleri aynıdır. Kuşkusuz her yönetim biçimi bu araçlara kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekil verir ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda işletir. Yönetilenleri bu sistemin işleyişine dahil etmek, onu benimsetmek hedefiyle; seçimler veya referandumlar yoluyla belirlenen süre içerisinde yapılacaklara parlamenterleri “yetkili” kılacak onay yollarına başvurmaktadır. Bizler, bunlar böyledir diye es geçmek yerine; hem işleyişleri hakkında bilgi sahibi olarak nitelikleri hakkında ezilen sınıf ve katmanları bilgilendirmek, hem sistem içerisindeki işleyişlerini deşifre etmek ve hem de eğer mümkünse boşluklarından yararlanarak ezilen sınıflar lehine buralarda temsiliyeti sağlamak ve sistemin kendi araçları içerisinde sistemi her yönüyle teşhir etmek bilinciyle hareket etmeliyiz. Bu bakış açısıyla, Avrupa parlamentosu hakkında kısaca bir bilgilendirme yapıp tavrımızın ne olacağını belirteceğiz.

Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği’nin bir yasama organıdır. Faaliyetlerini Strasbourg, Lüksemburg ve Brüksel’de yürütüyor. 

Parlamento, yasama sürecinde önemli bir rol oynar. Avrupa Komisyonu tarafından önerilen yasaları inceler, değiştirir, onaylar veya reddeder. Parlamento tarafından kabul edilen AB direktifleri ve tüzükler, AB üye devletleri tarafından ulusal hukuka dönüştürülerek uygulanır. Üye devletler, AB'nin yasama organı olan Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararlara uymakla yükümlüdürler.Kimi yasalarda esneklik bırakarak ülkelerin kendi özgün koşullarına göre ek yasalar çıkarmasına izin verir.

Avrupa Parlamentosu, AB'nin bütçesini belirleme yetkisine sahiptir. AB'nin gelir ve harcamalarını onaylar ve AB'nin bütçe politikalarını belirler. 

 Avrupa Parlamentosu, AB’nin diğer kurumlarını denetler ve gözetir. AB Komisyonu ve diğer kurumların faaliyetlerini denetleyerek hesap verilebilirliğini sağlar.

Avrupa Parlamentosu, AB politikalarının şekillenmesine katkıda bulunur. AB'nin çeşitli politika alanlarında karar alırken Parlamento üyelerinin görüşleri dikkate alınır. Buradaki politikaların belirlenmesinde; parlamento lobilerinin, ekonomik olarak güçlü olan devletlerin ve parlamentoyu oluşturan siyasal grupların (son yıllarda genellikle sağ muhazafakar, faşist partilerin ağırlığı bilinmektedir)  parlamentodaki gücünün etkili rol oynadığını hatırlatmakta yarar var.

Avrupa Parlamentosu, AB politikalarını halka tanıtır ve AB'nin hedeflerini desteklemek için kampanya yürütür. AB karar alma sürecine katılımlarını sağlar.

Avrupa Parlamentosu, AB politikalarını ulusal düzeydeki parlamentolar ile koordine eder. AB kararlarının etkilerini ulusal düzeyde değerlendirir ve ulusal parlamentolar ile işbirliği yapar.

Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu üyelerinin atanmasının onaylanması ve üçte iki oy çoğunluğuyla komisyonu görevden alma yetkilerine sahiptir. Komisyonun programını onaylayıp komisyon ve Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’ne yazılı ya da sözlü başvurular yönelterek Avrupa politikasının pratik uygulamasını izler. Parlamento, araştırma komisyonları kurar, Avrupa Birliği vatandaşlarının başvurularını inceler. 

Avrupa Birliği’ne üye olmak isteyen devletin Avrupa Parlamentosu üyelerinin çoğunluğunun onayını alma zorunluluğu vardır.

Avrupa Parlamentosu, üye devlet vatandaşlarının demokratik menfaatlerini ve siyasi görüşlerini temsil eden bir organ olarak tanımlanır bundan dolayı Avrupa Parlamentosunda üyeler ülkelerine göre değil, siyasi görüşlerine göre grup oluştururlar. Parlamenter ülkelerini değil, kendilerine oy veren Avrupa vatandaşlarının siyasi görüşlerini temsil etme yükümlülüğünü taşır. Avrupa parlamentosu, yedi siyasi parti grubu ve bağımsız üyelerden oluşmaktadır.

Avrupa Parlamentosu, bugüne kadarki uygulamalarda görülmüştür ki; üye devletlerin ulusal ve uluslararası çıkarlarını gözeterek faaliyet yürütmüştür. Üye devletler içerisinde ekonomik ve Siyasal gücü elinde bulunduran belli başlı devletlerin etkili oldukları görülmektedir. Örneğin günümüz koşulları itibarıyla; Almanya ve Fransa etkili olmaktadır. 

Avrupa Parlamentosu, uluslararası düzeydeki politikaya bakıldığında hiç de demokratik ve halkların çıkarlarını gözeten bir politika izlememiştir. Güncel olan Ukrayna Savaşı ve İsrail’in Filistin ulusuna karşı yürüttüğü soykırım politikasında egemen devletlerin ve Amerika Birleşik Devletleri politikasına bağlı olarak hareket etmiş veya en azından bu politikaya karşı herhangi aktif bir politika veya duruş sergilememiştir. Avrupa Birliği’nin, Kürt Ulusuna karşı yürütülen katliam ve işgallerine karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin yanında yer almasına karşı Avrupa Parlamentosu sessiz olmayı tercih etmiş ve etmeye devam etmektedir. 

Göçmenlerle ilgili olarak geliştirdiği politika; ırkçı yasalar ve fiziki önlemlerle mültecilerin Avrupa’ya gelip yerleşmesini engelleyen politikadır. İnsan hak ve özgürlüklerinin korunmasında ve savunulmasında hassas olduğunu iddia eden Avrupa Parlamentosu, Fransa ve Almanya’da son çıkarılan ırkçı, ötekileştirici, memleketlerine geri gönderilmeyi hızlandıran mülteci yasalarının çıkarılmasına müdahale etmemiştir. İnsan hak ve özgürlüklerinde gösterilen “hassasiyet” sadece aday ülke Türkiye gibi ülkelerle yürütülen siyasal ve ekonomik pazarlıklar döneminde gündeme gelmektedir. Ki, bu “hassasiyet”in mülteci politikasında geçersiz olduğuna tanıklık etmekteyiz. 

2024 seçimlerinde öne çıkacak ana konular; göçmen sorunu, ekonomik krizin etkilerini azaltma, iklim ve enerji sorunu ve Ukrayna-Rus savaşı, İsrail’in Filistin soykırımı olacaktır. Bu savaşların sonuçlandırılmasına yönelik herhangi bir planın olduğunu söylemek mümkün değil. İşçi sınıfı ve emekçiler lehine bir iyileştirmenin yapılacağına dair belirgin bir söylem de görülmemektedir. 

Avrupa ülkelerindeki son seçimlerdeki tablolara bakıldığında; aşırı sağ (faşist) partilerin bu seçimden de güçlenerek çıkacağına işaret etmektedir.

Yukarda kısaca özetlediğimiz Avrupa Parlamentosunun işleyişi, sorumlulukları ve yaptıklarına bakıldığında; Avrupa tekelci burjuvazisinin hizmetinde olduğunu görmekteyiz. Sınıf mücadelesinin çok zayıf bir seviyede seyrettiği, sosyalist-komünist örgütlenmelerin zayıf olduğu bu koşullarda parlamento aritmetiğini ciddi şekilde etkilemenin mümkün olmayacağı da bir gerçekliktir. Bu duruma rağmen, Parlamentoda yer alarak siyasal gerçeklerin açıklanması, emperyalist-kapitalist sistemin en üst seviyede teşhir edilmesi ve kitlelerin bilinçlendirilmesine hizmet edecek propaganda ve ajitasyonun yapılabilmesi amacıyla, bu parlamentoda yer alınabilir. Bizim kurumlarımızın bugünkü koşullarda buna hazır olmadığını ve dolayısıyla bu seçimlerde aday göstermeyeceğini belirtelim.

Ancak, devrimci, demokrat, sosyalist ve yurtsever kurumların bu seçimde gösterecekleri adaylarını destekliyor ve aşağıdaki talepleri sunuyoruz:

- Mültecilerin Avrupa’ya girişini engelleyen yasalara hayır!

- Mülteci akınının temel sebebi olan işgal ve haksız savaşlara son!

- Frontex örgütlenmesi lağvedilsin!

- Güvenlik önlemleri için ayrılan bütçe, mültecilere daha iyi yaşam koşullarının sağlanmasında kullanılsın!

- Mülteci/ göçmen düşmanlığı geliştirilerek faşist hareketlerin güçlenmesine hizmet edilmesin!

- Savaş bütçesi yerine sağlık ve sosyal hizmet bütçesi yükseltsin!

- Savaşların ve krizin sorumlusu işçi sınıfı ve emekçiler değildir, ücretler arttırılsın çalışma süresi kısaltılsın!

- Ukrayna Savaşı Son Bulsun, Savaşın Sürmesinden Yana Politikalara Son Verilsin!

- Filistin Ulusuna Karşı İsrail’in yürüttüğü soykırıma verilen destek son bulsun!

- TC devletinin Kürt ulusuna uyguladığı zulüm ve kıyıma verilen destek son bulsun!

- Kadına Karşı Uygulanan Şiddete Karşı Etkili Önlemlerin Alınması!

- İstanbul Sözleşmesi Bütün Avrupa Ülkelerinde İç Yasa Haline Getirilerek Uygulamaya Konulması!

- Atom ve Nükleer Enerjisi Üretimi Durdurulsun!

- Sınırsız şekilde süren otomobil üretimi yerine, toplu ulaşımın yaygınlaştırılmasına gidilsin!


ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu)

Mayıs 2024