6 Şubat Depremleri Faşist Devletin Rantçı Yüzünün Aynasıdır!
6 Şubat 2023’de Türkiye- Kuzey Kürdistan'ın 11 ilinde yaşanan deprem felaketi, hem coğrafik olarak en geniş alanı kapsaması, hem de en büyük yıkım ve can kaybının yaşanması bakımından T.C tarihinin en büyük deprem felaketi oldu.
11 ili kapsayan oldukça geniş bir coğrafik alanı etkileyen depremde, o dönemki resmi açıklamalara göre 50 binin üzerinde insanımızın hayatını kaybettiği,100 binin ûzerinde insanımızın ise yaralandığı yetkililer tarafından ifade edilmişti. Oysa hem can kayıpları, hem de yaralılar bu rakamların çok çok üstündeydi. Depremde yaşanan kayıplar ve yıkımlara ilişkin veriler aradan bir yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ gerçek anlamda kamuoyuna açıklanmış değildir.
Bir deprem kuşağı olan Türkiye- K. Kürdistan coğrafyasında yaşanmış ve ciddi kayıplara vesile olmuş depremlere rağmen, 6 Şubat depremleri bir kez daha göstermiştir ki faşist devlet tarafından hiç bir önlem alınmamıştır ve halen de alınmamaktadır. Tam aksine, deprem alanındaki toplanma alanları bile ranta açılarak bir bir yok edilmiştir /edilmektedir
Kırdan kente doğru göç arttıkça, devletin sürdürdüğü plansız sanayileşme ve kentleşme politikaları, kitlelerin sosyal, kültürel ve demokratik yaşam haklarını koruyup kollamaktan ziyade, daha fazla kâr, daha büyük rant aç gözlülüğü nedeniyle, doğa olaylarının inanılmaz büyük felaketlere yol açmasına vesile olmuştur. Bilimi, bilimsel esaslara dayalı şehir planlamasını ve denetimi dışlayan ve rantı esas alan devlet politikası, yetersizliğin, yetmezliğin değil, bilinçli bir tercihin ürünüdür.
Bu bilinçli tercihtir; büyük can kayıplarına, yıkımlara, insanlarımızın evsiz barksız kalmalarına neden olmaktadır. Bu bir katliam politikasıdır, bu hakim sınıfların menfaatleri uğruna uygulanan rant politikasıdır. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hâlâ insanlarımız evsiz, hala aç ve sefil, hala çocuklarımız eğitim görememekte, hala "kayıp"lara dair devletin ciddiyetsizliği, ilgisizliği, "kayıp" yakınlarının çığlığı arşa yükselmişken, devam etmektedir. En acı olanı diktatör Erdoğan, bölge halkını oy verip vermemekle açıkça tehdit edebilmesidir. Oy verilmediği takdirde buralara hizmet götürülmeyeceğini açıkça ifade etmektedir.
Hiç bir diktatörün halka hizmet diye bir derdi olmamıştır. Diktatör Erdoğan'ın da ne böyle bir derdi oldu, ne de olacaktır. Faşizm, halkı refaha kavuşturmak için değil, köleleştirmek için vardır. Halkın yaralarını ancak halk kendisi sarabilir. Emekçi halkımızı hiç bir diktatöre boyun eğmeden, bunu yapacak güce ve kudrete sahiptir.
Depremin ardından 1 yılı geride bıraktığımız şu günlerde, kaybettiklerimizi üzüntü ve öfkemizle anıyor, kayıp yakınlarının acısını paylaşıyor, tüm halkımıza yeniden başsağlığı diliyoruz. Türkiye ve K. Kürdistan halklarını bu vesile ile yeniden dayanışmaya, yaraları birlikte sarmaya ve AKP-MHP faşist diktatörlük rejimine karşı gelerek rant düzenini alaşağı etmeye, halktan ve emekten yana bir düzen kurmaya çağırıyoruz!
Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH)
Socialist Youth Movement (SYM)
5 Şubat 2024