
Mönchengladbach’ta “Dersim Tertelesi ve Mayıs Ölümsüzleri” Paneli Gerçekleştirildi
17 Mayıs Cumartesi günü, bileşiminde Almanya Demokratik Haklar Federasyonu (ADHF)’nun da bulunduğu Mönchengladbach Alevi Kültür Merkezi (AKM)’nde, “Dersim Tertelesi ve Mayıs Ölümsüzleri” temalı bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğe araştırmacı-yazar Erdal Yıldırım panelist olarak katıldı.
Saygı duruşu, konukların selamlanması ve günün anlam ve önemine uygun bir şiirin okunmasıyla başlayan etkinlikte, Erdal Yıldırım sunumunu iki bölüm halinde gerçekleştirdi. Sunumun ardından konuklara yemek ikram edildi. Etkinlik, soru-cevap bölümüyle devam etti. Katılımcılar, Yıldırım’ın kitaplarını imzalatma fırsatı da buldu.
Etkinlikte öne çıkan bazı başlıklar şöyleydi: Yıldırım, Mayıs ayının doğanın uyanışıyla özdeşleşen bahar aylarından biri olmasına rağmen, Türkiye’de halklara, ulusal ve sınıfsal önderlere yönelik katliamlarla tarihsel bir anlam kazandığını vurguladı. Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve “Dörtler”in mücadelelerinden ve yaşamlarındaki anılardan söz etti. Özellikle İbrahim Kaypakkaya’nın, 1971 devrimci kopuşu içindeki özgün ve radikal konumuna dikkat çekildi.
Dersim Soykırımı’na dair bölümde, geçmiş ile bugün arasında bağlantılar kuran Yıldırım, gelecekte ortaya çıkabilecek olası tehlikelere karşı önlemlere dair kendi perspektifinden öneriler sundu. Panel boyunca satır aralarında öne çıkan bazı belirlemeler de dikkat çekiciydi: Yıldırım, bugün Ekrem İmamoğlu’na yöneltilen baskıların dahi büyük bir zulüm sürecinin işareti olduğunu savundu. Devletin temel felsefesinin “ıslah etme” ilkesi üzerine şekillendiğini ve tarihsel olarak inançsal ve etnik gruplara bu anlayışla yaklaşıldığını öne sürdü.
Dersim’de yaşananlardan Mustafa Kemal’in doğrudan haberdar olduğunu ve bu sürecin planlayıcıları arasında yer aldığını dile getiren Yıldırım, bazı Sünni Kürt gruplarının da bu rejimin ortağı ve yürütücüsü olduğunu ifade etti. Günümüz olaylarını değerlendirirken, “şeriatın ayak sesleri” söylemiyle uyarılarda bulundu. Üniversite gençliğinin ise muhalif duruşun lokomotifi olduğunu vurguladı.
Barış süreci ve silah bırakma sürecine dair yaptığı değerlendirmede, bu sürecin emperyalist güçler arasındaki mücadele bağlamında geliştiğini ve ABD’nin bu süreçte başrol oyuncusu olduğunu ifade etti. Gazze’de yaşananları (son yüzyılın en büyük katliamlarından biri) emperyalizmin bir planı olarak nitelendirerek, bölgenin stratejik doğal kaynaklar (petrol ve doğal gaz) açısından önemine dikkat çekti ve ABD’nin bu bölgeye yönelik özel ilgisini vurguladı.
Devletin sosyalistleri çeşitli araçlarla ideolojik ve fiziki olarak tasfiye edip bastırdığını, Alevilerin örgütlü gücünü zayıflattığını ve Kürt hareketini barış politikalarıyla pasifize ettiğini dile getiren Yıldırım, geç olmadan muhalif potansiyelin örgütlü bir dinamizme dönüşmesi gerektiğini belirtti.
Etkinlik, tüm bu değerlendirmelerin ardından okunan bir şiirle sona erdi.