Berlin'de 3L Yürüyüşü Yapıldı.
"Berlin’de düzen sağlandı!’ Ey kör zalimler! Sizin “düzeniniz” kumdan zemin üzerine kurulu. Devrim daha yarın olmadan gümbürtüyle ayağa kalkacak yeniden ve trampet sesleri ortasında yüreklerinize korku salarak haykıracaktır: ‘Vardım, varım, var olacağım!’ ”
Yukarıda alıntılanan söz, dönemin hükümet partisi SPD'li savunma bakanı Gustav Noske'nin teşkilatlandırdığı paramiliter Freikorps güçleri tarafından yoldaşı Karl Liebknecht ile birlikte kaçırılarak katledilen Rosa Luxemburg’a ait. Luxemburg’un bu sözleri öldürülmeden önce bir dergide yayınlanan son makalesinde geçiyor.
Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht günümüzden 105 yıl önce 15 Ocak 1919’da Berlin’de öldürüldüler. Ölümlerinden sonra kurulan III. Enternasyonal'in bir toplantısında Lenin sözlerine onları anmak üzere katılımcıları ayağa davet etmesiyle başlamıştı ve yine Lenin Rosa Luxemburg için “O bir kartaldı, hâlâ da bir kartaldır…” demişti. Onların yaşamı zulüm karşısında kararlı devrimcilik ilhamından daha fazlasını miras olarak bıraktı. Tarihin I. Dünya Savaşı sonrası yılları üç “L” harfi ile tarif edilirse Dünya’yı değiştiren devrimin mimarı Lenin’le birlikte anılmayı hak eden diğer iki “ L” harfi “Luxemburg ve Liebknecht’tir” denirse abartı olmaz. Onlar Avrupa'da II. Enternasyonal’in ve Alman sosyal demokrasinin (Bernstein ve Kautsky) yarattığı vehamet ikliminde devrimci Marksizmin yeniden doğuşu için ebelik yapmışlardır. Devrim düşüncesinin yerini evrime ve tedrici gelişmeye bıraktığı; bütün ülkelerin işçilerini kendi ülkelerinin burjuvazisi aleyhine birleştiren enternasyonalizmin yerini sosyal şovenizmin aldığı; silahlanmanın ve savaş çığırtkanlığının hakim olduğu bir dönemde marksizm teorisini yeniden devrimcileştirmişlerdir.
3L Olarak Onlar Vardılar, Varlar Ve Var Olmaya Devam Edecekler.
Her yıl Ocak ayının ikinci pazar gününde Sosyalist Mezarlığı Anıtı’na doğru yapılan yürüyüşle alçakça katledilen bu iki devrimci önder geleneksel olarak anılıyor. Bu yılda Frankfurter Tor’da saat 10’da toplanmaya başlayan kitlenin Karl-Marx-Allee boyunca yürüyüşe geçmesiyle Berlin sokakları sloganlarla uğuldayan kızıl bayrak nehrine dönüştü. Alanda DKP, MLPD, SDAJ, bazı troçkist gruplar, mahalle insiyatifleri, sol sendikalar vd. Alman parti ve örgütleri; dünyanın farklı yerlerinden gelen devrimci hareketler; Filistin özgürlük mücadelesi kolu; kitlesel katılımıyla yürüyüşün büyük bölümünü oluşturan Kuzey Kürdistan - Türkiyeli örgütler bulunuyordu. Bu yıl eyleme ortak yürüyüş kolu ile katılan Partizan ve Sınıf Teorisi, “Ölümsüzlüğünün 100. yılında Lenin Yol Göstermeye devam ediyor” Almanca Türkçe yazılı pankart açtı. Ve ortak imzalı bildirileri yaygın olarak dağıtıldı. Anma yürüyüşüne yaklaşık on bin kişi katıldı.
Polis Saldırısı ve Filistin Tahammülsüzlüğü.
Filistin yürüyüş kolundaki kamyonetten yasaklı slogan atıldığını iddia eden polis bir kişiyi gözaltına aldı. Kitlenin yoğun tepkisiyle karşılık bulan polis vahşi yüzünü gösterdi. Polis vahşeti Twitter (yeni adıyla X) hesaplarında deşifre edildi. Aralarında ileri yaşlarda bir ağır yaralı olmak üzere onlarca eylemci yaralandı ve gözaltına alındı. Ayrıca tutuklu Grup Yorum üyeleri için süresiz açlık grevinde olan bazı eylemcilerde gözaltına alınanlar arasındaydı. Kapitalist barbarlık çağında sosyalizme duyulan ihtiyaç, faşizme karşı ortak tepkilerin verildiği vurgular, Alman savaş çığırtkanlığı ve silah ticareti, Rojava'da ve Kürdistan’ın diğer bölgelerindeki saldırılara karşı destek içeren sloganlar yürüyüşün başlıca temalarıydı. Bunun yanında denizinden ya da nehrinden koparılıp karada yaşamaya mahkum edilen balıklar gibi olan Filistin halkının haklı mücadelesine destek bu yıl ki yürüyüşe damgasını vurdu.
Polis saldırısının eylemcilerin kararlı duruşu ve militan tavrıyla püskürtülmesinden sonra devam eden eylem yürüyüş kollarının anıta varmasıyla devam etti. Anıt civarında parti ve grupların standları açıldı. Anıta kızıl karanfiller bırakıldı. Anıtta toplanan kitle Enternasyonal marşını hep bir ağızdan okudu. Eylemin sona ermesi ve katılımcıların dağılmasıyla birlikte bir çok sokakta polis araçlarının, barikatlarının oluşu, küçük çaplı müdahaleler polisin insan avına çıktığı ve tacize devam ettiği düşüncesini uyandırdı.
16 Ocak 2024