Almanya Marksist-Leninist Partisi (MLPD), kendi önde gelen temsilcileri hakkında Avrupa çapında çıkarılan ve temel hakları çiğneyen keyfi tutuklama emirlerinin hukuka aykırılığını ispat ettirmek, bu emirlerin kaldırılmasını sağlamak ve bu emirlerin sorumlusu olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı(BfV) mahkum ettirmek için dava açtı. Davanın ilk duruşması 11 Aralık'ta Köln'de yapılacak.

   MLPD, Filistin mücadelesinde de sık karşılaşıldığı gibi epeydir devletin karanlık ilgisinin odağında yer alıyor ve giderek hedef tahtasına oturtuluyor. Partinin en önde gelen üç temsilcisi, hiçbir somut suçlama olmaksızın, Avrupa çapındaki arananlar listesine gizlice eklendi. Bu, bir "güvenlik tedbiri" olarak sunuldu. Bu şekilde gösterilse de operasyon, ırkçılık karşıtı antifaşist ve savaş karşıtı anti emperyalist sosyalist örgütlü muhalefeti tasfiye etmeye yönelik konseptin bir parçası olarak siyasi bir saldırıdır. Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) imzasını taşıyan bir emirle, MLPD Eşbaşkanları Gabi Fechtner ve Stefan Engel ile Uluslararası Sözcü Monika Gärtner-Engel Schengen Bilgi Sistemi'ne (SIS) "aranan" olarak kaydedilerek onlara gizli operasyonla açık zulüm uygulanıyor. Alınan bu emrin dayanağı, "terörle dayanışma" iddiaları ve partinin "uluslararası bağlantıları"ydı. Operasyonun diğer sonuçlarıyla banka hesapları bloke edildi, yurt dışından MLPD’nin davet ettiği kişilere vize verilmedi ve bu benzeri şekillerde parti bir itibarsızlaştırma kampanyasının odağına yerleştirildi.

   Bu operasyon, 1919'da Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'i devlet destekli sağcı çetelerce (Freikorps) katleden Alman Devletinin Anti-Komünist DNA'sının güncel bir dışavurumu olarak düşünülmeli ve alternatif muhalefete yapılacak saldırıların habercisi olarak dikkate alınmalıdır.

   Yakın geçmişte Almanya’da devrimcilere yönelik cadı avı yürütülürken, NSU gibi aşırı sağcı katil çeteler korunup kollandı ve dosyaları imha edildi. Bugün ise faşist AfD fiilen desteklenirken, MLPD gibi örgütlü anti-faşist ve anti-emperyalist güçler devletin ‘birinci derecede tehdit’ listesine alınıyor.

   Bu bir tesadüf ya da tercih değil. Bu, devletin sınıfsal karakteri gereği bir zorunluluk. Kapitalist devlet, onu kökten reddedip yıkmak isteyenlere karşı her aracı meşru görür ve yerine alabilecek alternatifini yok etmek ister. Bunu ya polis ve mahkemeleriyle sert bir şekilde ya da medya ve eğitim sistemi gibi aygıtlarla yumuşak bir şekilde yapar. BfV, içinde Türkiye/Kuzey Kürdistan’lı göçmen örgütleri dahil MLPD gibi bir çok yapıyı "aşırılıkçı" olarak damgalıyor. Bu damgalamada ilk amaç, muhalifi tecrit etmek, sesini kısmaktır. Bunu yargı ve medya oyunlarıyla hem baskı oluşturarak, hem de toplumda korkuyu ve önyargıyı pekiştirerek yapar. Alman toplumu, Türk toplumu gibi, "devlet baba" kültürüyle yoğrulmuş bir toplumdur. Kurallara itaat edenler, refah ve düzenli bir hayatla ödüllendirilir. Bu ödüllendirme ile sorgulanamaz kılınmaya çalışılan devlet politikası, kolektif kimlikte yer bulur ve bir handikap olarak toplumsal muhalefetin geniş destek bulmasını veya güçlenmesini engeller.

   MLPD gibi yapılar kurallara itaat karşılığında verilen refah sistemini köklü bir şekilde reddettikleri ve devlet-toplum ilişkisini belirleyen bu tabuları yıktığı için hedefte: NATO'nun saldırganlığını, Almanya'nın silah ihracatını, İsrail'e koşulsuz desteği (Staatsräson) ve ırkçı AFD'ye karşı mücadeleyi temel alan çizgisi, emperyalist devletin iç ve dış politikasının çarkına çomak sokuyor. Alman Devleti, tavrını “anayasayı koruma” olarak gösterse de, esas mesele, sınıf iktidarını koruma meselesidir

   Hem yukarıda anlatılan sebeplerle hem de devletin giderek artan ve yaygınlaşan bu keyfiliğine karşı Köln’de adalet için alanlarda olmak hem dayanışma hem de devrimci bir sorumluluk olarak görülmelidir

Eylem Bilgileri:

· Duruşma Tarihi: 11 Aralık 2025, Perşembe

· Miting: Saat 09:30 | Köln İdare/Maliye Mahkemesi Önü (Appellhofplatz)

· Duruşma: Saat 10:30 | Köln İdare Mahkemesi, 1 No'lu Duruşma Salonu

· Dava No: 13 K 5464/21, 13 K 5386/21

Kaynak ve Detaylar: “MLPD Basın Bülteni, 6 Aralık 2025”